Zamirler ismin yerini tutan mebnî kelimelerdir. Mebnî; hiçbir halde son harfinin harekesi değişmeyen, hep aynı kalan kelime demektir. Yani zamirler fâil olduklarında son harekeleri zamme (ötre) olmaz. Aynı şekilde mef’ûl durumunda olması halinde sonu fetha (üstün) veya harf-i cerden sonra geldiklerinde sonları esre olmaz, oldukları halde kalırlar[1].
Zamirler, muttasıl (birleşik), munfasıl (ayrı) ve müstetir (gizli) olmak üzere üçe ayrılır:
Kelimeye bitişik zamire muttasıl zamir denir. Muttasıl zamir fiile birleştiği gibi isimlerin ve (harf-i cer gibi) harflerin de sonuna birleşir.
Fiillerin sonuna birleşen şahıs zamirleri o cümlenin fâili olur. Şimdiye kadar gördüğümüz mâzî fiillere birleşen zamirler hep fâil muttasıl şahıs zamirleridir. Örneğin;
كَتَبْناَ (Biz yazdık) ve كَتَبْتُ (Ben yazdım) fiilindeki تُ ve ناَ zamirleri fâildir. Halbuki fâilin harekesi merfû (zamme) hükmündedir. Ancak zamirler mebnî olduklarından mahallen merfûdurlar (son harflerinin harekesi mahalleri itibariyle ötre konumundadır).
كَتَبْناَ الدَّرْسَ
Dersi yazdık.
Mef’ûl Fiil+Fâil
Fiillere birleşen fâil muttasıl zamirler hatırlanacağı gibi toplu olarak şöyledir:
Cem
Tesniye
Müfred
Müzekker
وُا
اَ
Gâib
(Onlar)
(O ikisi)
(O)
Müennes
ْنَ
تاَ
Gâibe
Müzekker
تُمْ
تُماَ
تَ
Muhâtab
(Sizler)
(Siz ikiniz)
(Sen)
Müennes
تُنَّ
تُماَ
تِ
Muhâtaba
Müz + Müe
ناَ
ناَ
تُ
Mütekellim
(Bizler)
(İkimiz)
(Ben)
Fiillere birleşen bu fâil zamirler isimlere birleşmez. Aşağıda söz konusu edeceğimiz zamirler ise hem isimlerin sonuna hem de mef’ûl zamirler olarak fiillerin sonuna birleşirler:
İsimlerin sonuna birleşen zamirler, isim tamlaması [muzâf (tamlanan)-muzâfun ileyh (tamlayan)] şeklinde o ismin kime ait olduğunu bildirir[2]. Sonuna zamir alan kelime ise artık harf-i tarif almaz. Çünkü zaten belirli hale gelmiştir. Örnek:
(Senin kalemin) قَلَمُكَ
M. ileyh Muzâf
İsimlerin sonuna eklenen birleşik zamirlerin tablo halinde gösterimi şu şekildedir:
Çekim Tablosu
Cem
Tesniye
Müfred
Müzekker
قَلَمُهُمْ
قَلَمُهُماَ
قَلَمُهُ
Gâib
Onların kalemi
O ikisinin kalemi
Onun kalemi
Müennes
قَلَمُهُنَّ
قَلَمُهُمَا
قَلَمُهَا
Gâibe
Müzekker
قَلَمُكُمْ
قَلَمُكُمَا
قَلَمُكَ
Muhâtab
Sizin kaleminiz
İkinizin kalemi
Seninkalemin
Müennes
قَلَمُكُنَّ
قَلَمُكُمَا
قَلَمُكِ
Muhâtaba
Müz+ Müe
قَلَمُناَ
قَلَمُناَ
قَلَمِي
Mütekellim
Bizim kalemimiz
İkimizin kalemi
Benim kalemim
Not: Zamirlerin harekesi değişmez fakat zamirden önceki ismin harekesi fâil mef’ûl vs. oluşuna yani cümledeki yerine göre hareke alır. Ancak mütekellim yâ’sı (ي) birleşen ismin son harfinin harekesi her durumda esre olarak harekelenir. (مَدْرَسَتِي) okulum, (صَدِيقِي) arkadaşım gibi.
Cümle Örnekleri:
حَضَرَ وَلَدُكَ مِنَ الْمَدْرَسَةِ.
Çocuğun okuldan geldi (fâil).
وَجَدَ أحْمَدُ قَلَمَهُ.
Ahmed kalemini buldu (meful).
كَتَبَ أَحْمَدُ دَرْسَهُ بِقَلَمِكَ.
Ahmed dersini senin kaleminle yazdı (mefulün bih gayr-i sarih).
وَضَعَ كِتاَبَهُ عَلَى الطاَّوِلَةِ.
(O) kitabını masaya koydu.
فَتَحْناَ باَبَهُ.
(Onun) kapısını açtık.
وَهَبَ خاَلِدٌ حَياَتَهُ لِلدِّينِ.
Halit hayatını din için bağışladı.
أَخَذْنَ كُتُبَهُنَّ.
Kitaplarını aldılar.
شَرِبْتُ الشاَّىَ مَعَ صَديِقيِ.
Arkadaşımla çay içtim.
فَتَحْناَ أَبْواَبَهُمْ.
Kapılarını açtık.
قَرَأْتُ كُتُبِي فِي الْبَيْتِ.
Evde kitaplarımı okudum.
رَكِبْتُ سَياَّرَتِي.
Arabama bindim.
F Zamirle birleşen isimlerin harf-i cerden sonra geldikleri takdirde, isimler esre olsa da zamirlerin harekesinin değişmeyeceği unutulmamalıdır. Sadece gâiblerdeki (he ه ) li zamirlerin (ه) harflerinin harekesi ses uyumundan dolayı esre olur. Diğeriyle karıştırılmaması için gâibe müennes olduğu gibi kalır:
Söz konusu bu birleşik zamirlerfiillerin sonuna birleştiği takdirde o cümlenin mef’ûlü olurlar. Mâzî fiilin her sigasının sonuna gelebilecek mef’ûl zamirlerin çekim tablosunu كَتَبَ fiilinde şöyle gösterebiliriz:
Cemi
Tesniye
Müfred
Müzekker
كَتَبَهُمْ
كَتَبَهُمَا
كَتَبَهُ
Gâib
Onları/onlara yazdı
O ikisini/o ikisine yazdı
Onu/ona yazdı
Müennes
كَتَبَهُنَّ
كَتَبَهُماَ
كَتَبَهاَ
Gâibe
Müzekker
كَتَبَكُمْ
كَتَبَكُماَ
كَتَبَكَ
Muhâtab
Sizi/size yazdı
İkinizi/ikinize yazdı
Seni/sana yazdı
Müennes
كَتَبَكُنَّ
كَتَبَكُماَ
كَتَبَكِ
Muhâtaba
Müz + Müe
كَتَبَنَا
كَتَبَنَا
كَتَبَنِى
Mütekellim
Bizi/bize yazdı
İkimizi/ikimize yazdı
Beni/bana yazdı
Burada çekilen tablo كَتَبَ fiiline aittir. Fiilin diğer tüm siygalarına bu zamirler eklenebilir. Ancak fiillerin sonuna birleşen şahıs zamirleri (fâil zamirler) ile mef’ûl zamirler karıştırılmamalıdır. Örneğin; كَتَبْناَ (Biz yazdık) ve كَتَبْتُ (Ben yazdım) fiilindeki تُ ve ناَ zamirleri fâildir.
كَتَبْناَ الدَّرْسَ.
Dersi yazdık.
Mef’ûl Fiil+Fâil
كَتَبْناَهُ.
Onu (dersi) yazdık.
Fiil+Fâil+Mef’ûl
(كَتَبْناَهُ) kelimesindeki (هُ) zamiri ise mef’ûldür. Diğer örnekler:
ise muttasıl meful zamirdir.هُمْmuttasıl fâil zamir, تُنَّibaresinde وَجَدْتُنَّهُمْMesela;
Kâide: a) Fâil durumunda olan gâib cemi müzekker zamirini (وا), mef’ûl zamire bağlarken cemi alâmeti olan vav ve elifin elifi düşer:
وَجَدوُهُ
Onu buldular.
وَجَدوُهُمْ
Onları buldular.
شَرِبوُهُ
Onu içtiler.
كَتَبوُكُمْ
Sizi yazdılar.
b) Muhâtab cemi müzekkerin son harfi olan cezimli mimin (تُمْ ) cezmini kaldırıp ötre ve vav koymak suretiyle meful zamire bağlarız. Yani تُمْ fâil zamirine bir başka mef’ûl zamirin bitişmesi halinde geçiş, mime eklenen bir vâv ile yapılır:
c) كَتَبَنِِى (beni yazdı) de yeralan ن harfine Arapça’da nûn-u vikâye (koruyucu nun) denir. Fiil, muttasıl mütekellim zamiri olan ي ile birleştiğinde araya bir ن gelir. كَتَبَنِي örneğindeki ن harfi üstünle biten fiilin sonunu esreden korumuştur:
d) Muttasıl...هُمْ ve...كُمْ zamirlerinden sonra hemze-i vasıl’dan olan harfi tarif gelirse geçiş, sonlarındaki sakin mimlerin ötre ile harekelenmesi ile olur.
Harf-i cerler ismin önüne geldikleri gibi ismin yerini tutan zamirle de birleşir.
Harf-i cerle birleşen zamirlerin çekimi şöyledir:
إلَيْهِمْ
إلَيْهِماَ
إلَيْهِ
مِنْهُمْ
مِنْهُمَا
مِنْهُ
onlara
o ikisine
ona
*
onlardan
o ikisinden
ondan
إلَيْهِنَّ
إلَيْهِمَا
إلَيْهَا
مِنْهُنَّ
مِنْهُمَا
مِنْهَا
إلَيْكُمْ
إلَيْكُمَا
إلَيْكَ
مِنْكُمْ
مِنْكُمَا
مِنْكَ
size
ikinize
sana
*
sizden
ikinizden
senden
إلَيْكُنَّ
إلَيْكُمَا
إلَيْكِ
مِنْكُنَّ
مِنْكُمَا
مِنْكِ
إلَيْنَا
إلَيْنَا
إِلَيَّ
مِنَّا
مِنَّا
مِنِّي
bize
ikimize
bana
*
bizden
ikimizden
benden
Kaide: لـِ harf-i ceri isme birleşirse لـِ olarak esre ile, mütekellim ya’sı hariç zamire birleşirse لَـ olarak üstün hareke ile bağlanır. Cümlenin başında gelirse mülkiyet (var manası) ifade eder[7].
لِخَالِدٍ Halid için, Halid'in veya Halid'in var (Halid’e ait) (isme birleşmiş),
لَهُ Onun için, onun, onun var (zamire birleşmiş),
لِي Benim için, benim, benim var (mütekellim ya’sına birleşmiş).
Bu harf-i cer'in burada verilen üç manası da cümledeki yerine göre geçerli olur:
اَلْكِتاَبُ لِخاَلِدٍ وَالْحَقِيبَةُ ليِ.
Kitap Halit’in çanta benimdir.
اَلْكِتاَبُ لِي وَالْحَقِيبَةُ لَهُ.
Kitap benim çanta onundur.
لىِ كِتاَبٌ.
Benim bir kitabım var.
لِ harf-i cerinin zamirle birleşen çekim tablosu şöyledir:
Herhangi bir kelimeye bitişmeksizin ayrı yazılan zamirlerdir. İki ayrı munfasıl zamir türü vardır. Birisi fâil olarak diğeri de meful olarak kullanılır:
* Görüldüğü gibi bu fâil zamirler fiille birlikte kullanıldıklarında fiilin önüne geçerler. Normal kullanımın dışında fiilden sonra geldikleri takdirde fâiline vurgu kazandırırlar:
Telaffuzda ya da yazıda görülmeyip fiilde var olduğu düşünülen zamirdir. Mâzî fiilde müstetir yani örtülü (ya da gizli olan) zamir هُوَve هِيَ dir. Zira diğer siygalarda geçen fiillerin fâil zamirleri bizzat fiilde görülür:
Örneğin; (Biz) yazdık كَتَبْناَ ve (Ben) yazdım كَتَبْتُ fiilindeki تُ ve ناَ zamirleri fâildir. Ancak كَتَبَ dendiğinde fiile birleşen herhangi bir zamir görülmemektedir. Telaffuzda yer almasa da burada fiilde var olduğu düşünülen zamir هُوَ (o) dir. Aynı şekilde كَتَبَتْ fiilinin sonundaki تْ fâil değil, fâilin müennes olduğunu gösteren alâmettir. Bu fiilde var olduğu düşünülen zamir هِيَ dir. Özet olarak; bütün mâzî fiillerin müfred müzekker gâib ve müfred müennes gâibelerinin fâilleri müstetir (gizli) olan هُوَ ve هِيَ zamirleridir.
وَجَدَ أُمَّهُ (Annesini buldu) cümlesinde fâil; kim buldu sorusunun cevabı olan ve fiilin altında gizli olduğu düşünülen هُوَ zamiridir.وَجَدَتْ أُمَّهاَ (Annesini buldu) cümlesinde fâil; kim buldu sorusunun cevabı olan ve fiilin altında gizli olduğu düşünülen هِيَzamiridir.
Halit kahvaltıyı babasıyla yedi ve öğle yemeğiniannesiyle yedi.
Not:فَ harfi basit cümlelerin birbirine bağlanışında kullanılan harflerdendir: Ve, ardından, akabinde, bu sebeple, hemen manalarında tercüme edilir. Netice sebebe genellikle bu harfle bağlanır.
سَقَطَ الرَّجُلُ فَذَهَبَ إِلَى الطَّبِيبِ.
Adam düştü ve (bu sebeple) doktora gitti
¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯
KONULARLA İLGİLİ AYETLER
1-خَلَقَالْإِنْساَنَمِنْعَلَقٍ.
Mecrûr Câr Mef’ûl Fiil
(96/ALAK 2) (Allah) insanı bir alakdan yarattı.
اَلْعَلَقُ
asılı duran şey, alaka, embriyo, kan pıhtısı
خَلَقَ
yarattı
2-مِنْنُطْفَةٍخَلَقَهُفَقَدَّرَهُ.
Mef’ûl Fiil Mef’ûl Fiil Mecrûr Câr
(80/ABESE 19) Bir nutfeden yarattı onu (insanı) ve akabinde takdir etti (şekil verdi)[12].
نُطْفَةٌ
nutfe, sperma
قَدَّرَ
takdir etti, ölçtü
فَ...
akabinde, bunun üzerine, bu sebeple, bunun için (harekeye tesiri yoktur).
3- وَ ضَرَبَلَناَمَثَلاً وَنَسِيَخَلْقَهُ.
Mef’ûl (isim tamlaması) Fiil Mef’ûl Mec.Câr Fiil
(36/YÂSÎN 78) Bize bir misal verdi ve yaratılışını unuttu.
ضَرَبَ مَثَلاً
misal verdi. ضَرَبَfiili yalnız kullanıldığında vurmak, dövmek vs. manasındadır. Aynı cümlede مَثَلاًkelimesi de yer alırsa misal vermek anlamına gelir. Bu şekilde Arapça’da pek çok örnek vardır.
نَسِيَ
unuttu. (Sonu illet harfleriyle gelen fiillerin çekimi daha sonra işlenecektir.)
خَلْقٌ
yaratma, yaratılış, halk etme. (خَلَقَ) fiilinin masdarıdır. Arapça’da masdarlar isimdir, yani başlarına harf-i tarif veya sonlarına tenvin alırlar. Cümledeki fiillerin fâilleri müstetir (gizli) olup gâib fiilin mukâbili olan (هُوَ) zamiridir.
4-ماَ وَدَّعَكَرَبُّكَوَماَقَلَى.
Fiil Harfu nefy Fâil Mef’ûl-Fiil Harfu nefy
(93/DUHÂ 3) Rabbin seni terketmedi ve darılmadı.
وَدَّعَ
terketti, ayrıldı, yüzüstü bıraktı
قَلَى
darıldı, buğzetti
5- وَ وَجَدَكَ ضاَلاًّ فَهَدَى.
(93/DUHÂ 7) Ve seni şaşırmış buldu bunun üzerine hidayet etti.
ضاَلٌّ
hayrette kalan, şaşıran, şaşırmış
هَدَى
hidayet etti, yol gösterdi
6- وَ وَجَدَكَ عاَئِلاً فَأَغْنَى.
(93/DUHÂ, Seni yoksul buldu, bu sebeple zenginleştirdi.
12. Yukarıda verilen ayetleri ikişer defa manası ve kelimeleri ile birlikte defterinize yazıp ezberleyiniz.
¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯
[1] Daha önce hatırlanacağı gibi harf-i tarif alan isimlerin son harekesi cümledeki durumuna göre üstün esre ötre olarak harekeleniyordu.
[2] İsim tamlaması ile geniş açıklama daha sonra gelecektir.
[3](فَكَّرَ düşündü)fiili şimdiye kadar gördüğümüz sülâsî mücerred (üç harfli) fiillerden değildir. Orta harfine şedde ilave edilmiş sülasî mezîd (üç harfli fiile harf ilave edilmiş) fiillerdendir. Ancak çekimi aynen sülâsi mücerred gibidir. İlerde işlenecek bu konuya şimdiden alışılması için ara ara bu tip sülasiye harf ilave edilmiş fiiller gelecektir.
[4] Arapça gramerinde cansız (gayr-i âkil) çoğullar tek bir müennes hükmündedir. Dolayısıyla kitap müzekker bir kelime olmasına rağmen çoğulu tek bir gâibe müennes zamiri ile karşılanmıştır.
[6](زاَرَ)(ziyaret etti) fiili illet harfleri dediğimiz و ي ا (vâv, yâ, elif) harflerinden birini bulundurduğu için illetli fiiller grubundandır. Yine ileride işlenecek konuya alışılması bakımından ara ara illetli fiillerden seçilmiş örneklere de yer verilecektir. Ancak son harfinden bir önceki harfi illetli olan bu tip fiillerin gâibe cemi müennesten sonraki çekimi farklı olduğundan sonrasının çekimini şu anda yapmayınız.
[7] “Var” manasıyla ilgili geniş bilgi ilerde gelecektir.
[8] Bilindiği gibi مَعَ zarftır. Çok kullanıldığı için zamirlerle birlikte çekime onu da aldık.
[9] رَأَى (gördü) fiili de son harfi illet harfleri dediğimiz (و-ي-ا) harflerden biriyle bitmiştir. Son harfi illetli biten fiiller gâibe cemi müennes nûnu’na kadar daha sonra işleyeceğimiz gibi belli kuralları olan farklı bir çekime sahiptir. Ancak gâibe cemi müennes nûnundan sonra sonu ي ile biten fiiler de diğer üçlü fiilerde olduğu gibi son harf olan ي ye cezim verilerek devam edilir. (رَأَيْتُ) (gördüm) gibi. Öğrencilere düşen bu illetli fiilleri şu anda kendilerinin çekmeleri değil verilen örnekleri tercüme etmeleridir.
[12] Başa getirilen kelimeyi vurgulamak için devrik cümle kurulmuş ve harf-i cerli kelime fiilden önceye alınmış.
[13] Sözlüklerde de görüleceği gibi (ج) işareti çoğulu verilecek kelimenin önüne gelir, kısaca cemi kelimesinin sembolüdür.
[14] Zaman ve mekanla ilgili isimlere zarf denir. Başlarına harf-i cer gelmediği takdirde zarfların son harfi üstün olur. Cümleleri rahat kurmamız açısından kelimeler içinde ara ara zarf isimleri verilecektir. Zarflarla ilgili geniş açıklama daha sonra gelecektir.
[15] (كُلَّ) (her) kelimesi tenvinli olmadığı takdirde önüne geldiği ismi esreler.
[16] Şu, o anlamında işâret ismidir. Müzekker için ذَلِكَ müennes için تِلْكَ gelir. Aynı şekilde tüm işaret isimlerinin kelimenin harekesine tesirleri yoktur.