Arapça’da iki temel farklı fiil çekimi vardır. Başına bir harf getirilmek veya son harekede değişiklik yapmak suretiyle diğer zamanlar hep bu ikisinden türetilir. Mâzî fiil çekiminden sonra öğrenmemiz ve ezberlememiz gereken ikinci fiil çekimi muzâri fiil çekimidir. Şimdiki ve geniş zamandaki bir olayı bildiren fiillere Fiil-i muzâri denir. Fiilin sonuna ...er, ....ar, ...yor manası verir. Türkçe’mizdekinden farklı olarak aynı fiil Arapça’da hem şimdiki zamanı hem de geniş zamanı karşılar. Muzâri fiil أَتَيْنَ ibaresindeki harflerden biriyle başlar. Örnek:
تَخْرُجُ
(Sen) çıkıyorsun, çıkarsın
أَخْرُجُ
(Ben) çıkıyorum, çıkarım
نَخْرُجُ
(Biz) çıkıyoruz, çıkarız
يَخْرُجُ
(O) çıkıyor, çıkar
يَكْتُبُ
yazar, yazıyor
يَعْلَمُ
biliyor, bilir
Fiil-i muzâride dikkat edilmesi gereken husus şudur: Yukarıda örnek olarak gösterilen ve أَتَيْنَ harflerinden biriyle başlayan sülâsi (üç harfli) fiillerin ortak noktası; muzaraat harflerinin üstünle başlaması ve hepsinin son harfinin harekesinin merfû olmasıdır. Ortadaki harfin harekesi ise değişkendir. Üstün, ötre veya esre olarak gelebilir ve bunun belli bir kaidesi yoktur. Ancak ezberlenmek ve sözlükten bakılmak suretiyle orta harfi bilinir([1]). Sülasi mücerret dediğimiz üçlü fiillerde mâzî ile muzâri fiil aşağıdaki altı şekilden biriyle meydana gelir:
1. Birinci bab -َ -ُنَصَرَ يَنْصُرُ yardım etti
خَرَجَ يَخْرُجُ
çıktı
أخَذَ يَأْخُذُ
aldı
قَتَلَ يَقْتُلُ
öldürdü
2. İkinci bab -َ -ِ ضَرَبَ يَضْرِبُ vurdu, dövdü
رَجَعَ يَرْجِعُ
döndü
ظَلَمَ يَظْلِمُ
zulmetti
جَلَسَ يَجْلِسُ
oturdu
3. Üçüncü bab -َ -َفَتَحَ يَفْتَحُ açtı
سَأَلَ يَسْأَلُ
sordu
صَنَعَ يَصْنَعُ
yaptı, işledi
ذَهَبَ يَذْهَبُ
gitti
4. Dördüncü bab -ِ -َعَلِمَ يَعْلَمُ bildi
وَجِلَ يَجَلُ
korktu
شَهِدَ يَشْهَدُ
şahit oldu
5. Beşinci bab -ُ -ُ حَسُنَ يَحْسُنُ güzel oldu
كَبُرَ يَكْبُرُ
büyüdü
قَبُحَ يَقْبُحُ
çirkin oldu
6. Altıncı bab -ِ -ِحَسِبَ يَحْسِبُ saydı, zannetti
وَرِثَ يَرِثُ
varis oldu
*Ezberlenmesi tavsiye edilen ve Kur’ân’da en çok kullanılan fiillerin mâzî ve muzârileri şunlardır:
Not: Mâzîdeki ilk harfi hemze olan أَكَلَ (yedi) –أَمَرَ (emretti)- أَخَذَ (aldı) gibi fiillerin hemzeleri, muzâri mütekellim vahde (ben) siygalarında, iki hemze yanyana geldiği için (أَاْكُلُ) şeklinde değil, birleştirilerek آكُلُ (yerim), آمُرُ (emrederim, emrediyorum), آخُذُ (alırım, alıyorum)şeklinde uzatılan tek hemze halinde söylenir.
Cümle Örnekleri:
ماَذاَ تاْكُلُ فيِ الْفَطوُرِ ؟
Kahvaltıda ne yersin?
آكُلُ الْبَيْضَ.
Yumurta yerim.
وَ ماَذاَ تَشْرَبُ ؟ أَشْرَبُ اللَّبَنَ.
(Peki) Ne içersin ? Süt içerim.
ماَذاَ تَأْكُلُ فيِ الْعَشاَءِ ؟
Akşam yemeğinde ne yersin?
آكُلُ الْفاَكِهَةَ.
Meyve yerim.
ماَذاَ تَشْرَبُ ؟ أَشْرَبُ الْقَهْوَةَ.
Ne içersin? Kahve içerim.
أَخيِ يَشْرَبُ الْقَهْوَةَ داَئِماً.
(Erkek) Kardeşim daima kahve içer.
ماَذاَ تَرْسُمُ مَرْيَمُ ؟ تَرْسُمُ شَجَرَةً.
Meryem ne resm(i) yapıyor? Bir ağaç resmi yapıyor.
5. Aşağıdaki Arapça cümleleri harekeleyip manalarını yazınız.(Cevaplar için üzerine tıklayınız)
يخرج خالد من المدرسة - تَخْرُجُ فاطمة من البيت - هل تذهب إلى السوق؟ - هل تَذْهَبِينَ إلى السُّوقِ؟ – أَفتح الباب في المدرسة صباحاً – نَفْتَحُ الباب في المدرسة مُبَكِّراً – من يضرب خَالَك في الْبيت؟ - تَضْرِبُ أخْتُكَ خَالِي فِي البيت – متى يأْكل الذِّئْبُ الدَّجاَجَةَ؟ - متى تَأكُلُ الْهِرَّةُ السَّمَكَ؟خالدانِ يذهبان إلى المدرسة.- فاطمتان تذهبان إلى المدرسة - الاِبنان يَدْخُلاَنِ بَيْتَهُماَ- البنتانِ تخرجان من البيت- من أين يدخل الرجلان إلى البيت؟ – من أين تدخل البنتان إلى البيت؟ – هل تَدْخلِينَ إلى المدرسة من الباب؟ - نَعَمْ, أدخل إلى المدرسة من الباب - متى تَذْهَبَانِ إلى المدرسة؟ - نَذْهَبُ إلى المدرسة صباحا.
6. Aşağıdaki fiillerin mâzîlerini söyleyiniz.(Cevaplar için üzerine tıklayınız)
8.Aşağıdaki muzâri cemiler üzerine kurulu cümleleri harekelendirip tercüme ediniz.(Cevaplar için üzerine tıklayınız)
الرجال يَخْرُجُونَ من المدرسة - مَتَى تَذْهَبْنَ إلى إزمير؟ - خالدون هل يضربون أُخْتَهُمْ ؟ هل تَفْتَحُونَ الْبَابَ في المدرسة؟ – أ تَكْتُبْنَ الدَّرْسَ مَسَاء ؟
(43/ZUHRUF 80). Yoksa onlar, bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmiyor olduğumuzu mu sanıyorlar? Hayır, öyle değil; yanlarındaki elçilerimiz (hafaza melekleri) yazmaktadırlar.
fısıldama, sır verme, fısıltı, fısıldayanlar, birbirine sır verenler (elifi maksûre zamirle birleşirken uzun elif şeklinde yazılır).
أَناَّ
(ناَ) + (أَنَّ) gerçekten biz
(إِنَّ) te’kîd edatı başta yazılınca hemzesi esre, ortada yazılınca hemzesi üstün olur. Ortada bulunan (أَنَّ) ..diği, ..dığı ..eceği, acağı..manasını verir. Beraberinde bulunduğu cümleyle temel cümleye bağlanır. Burada “bizim kendilerinin sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmiyor olduğumuzu” yan cümleciği “sanıyorlar” temel cümlesine bağlanmaktadır.
(7/A’RÂF 10). Doğrusu biz sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
مَكَّنَ يُمَكِّنُ تَمْكِيناً
yerleştirdi, sağlamlaştırdı, imkan (tasarruf hakkı ve kudret) verdi
جَعَلَ يَجْعَلُ جَعْلاً
yarattı, icad etti
قَلِيلاً ماَ
ne kadar az (tâbir)
شَكَرَ يَشْكُرُ شُكْراَناً
şükretti
اَلْمَعاَشُ ج اَلْمَعاَيِشُ
geçim kaynağı, geçim sağlama vakti, geçim temin etme yeri
6- ...وَ أَنْصَحُ لَكُمْ..
(7/A’RÂF, 62) . Ben size nasihat ediyorum
نَصَحَ يَنْصَحُ نُصْحاً
nasihat etti, öğüt verdi, iyiliğini istedi.
خُلِقَتْ.
كَيْفَ
إِلَى الْإِبِلِ
يَنْظُرُونَ
فَلاَ
7- أَ
Fiil-i mâzî meçhûl
İsmu istifham
Câr - mecrûr
Muzâri fiil
(فَ) harfu atıf
Harfu istifham
Nâibu fâili müstetir zamir (هِيَ)
(لاَ) harfu nefy
(88/GAŞİYE 17). (İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına, bakmazlar mı?
نَظَرَ يَنْظُرُ نَظْراً
baktı, gördü
اَلْإِبِلُ
deve (cinsi), develer
خَلَقَ يَخْلُقُ خَلْقاً
yarattı
خُلِقَتْ
yaratıldı (Mâzî meçhûlün nâib-i fâili dişi deve olduğu için müennes sigası kullanılmış) (yan cümlecikler temel cümleye ..diği..dığı şeklinde bağlanır)
8- وَ إِلَى السَّماَءِ كَيْفَ رُفِعَتْ.
(88/GAŞİYE, 18). Göğe ( bakmıyorlar mı) nasıl yükseltilmiş?
رَفَعَ يَرْفَعُ رَفْعاً
yükseltti, kaldırdı. (Manaya dikkat çekmek için devrik cümle yapılarak harfi cer fiilden önceye alınmış).
كَيْفَ رُفِعَتْ
(Ortada geldiği için) “nasıl yükseltildiğine” şeklinde çevrilebilir. (السَّماَءُ) (gök) kelimesi semâî müennes olduğu için mâzî meçhûl (رُفِعَتْ) gelmiş.
9- وَ إِلَى الْجِباَلِ كَيْفَ نُصِبَتْ.
(88/GAŞİYE 19). Dağlara nasıl dikildi(ğine, bakmazlar mı?)
اَلْجَبَلُ ج اَلْجِباَلُ
dağ
نَصَبَ يَنْصِبُ نَصْباً
dikti
10- وَ إِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ.
(88/GAŞİYE 20). Yeryüzüne nasıl yayıldı(ğına bir bakmazlar mı?)
Gelecek zaman için muzâri fiilin başına سَ ve سَوْفَ takısı getirilir. سَ takısı daha yakın bir gelecek için, سَوْفَ takısı ise daha uzak bir gelecekte yapılacak işler için kullanılır. İki takı da .....ecek, .....acak diye tercüme edilirler. Fiilin sonunda herhangi bir değişiklik olmaz. Örnek:
5- Tatilde memleketine gidecek. Oraya nasıl gideceğiz?
6- Bisikletle gideceğim. İki kız kardeş bu yeryüzünde hakkını terk mi edecek?
7- Öğretmen buradan doğruca eve gidecek.
8- Tek başına mı oynayacak? Tek başına mı yiyecek? Tek başımıza mı okuyacağız?
9- Gemide beraberine ne alacaksın (müe)? İkiniz çantada beraberinize ne alacaksınız?
10- Aile bugün kıyıya çıkacak mı? Arkadaşlarınız sergiye gidecek.
11- Mescide gideceğiz sonra namaz kılacağız. Kalemleri satın alıp sonra resim çizeceğiz.
¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯
GELECEK ZAMANLA İLGİLİ AYETLER
1-سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهاَ الثَّقَلاَنِ.
(55/RAHMÂN 31.) Ey (yeryüzünün) iki ağırlığı (insan ve cin)! Sizin de (hesabınızı) ele alacağız.
فَرَغَ يَفْرُغُ فَراَغاً
ilgilendi, ele aldı
أَيُّهاَ
ey (nidâ edatı)
ثَقَلٌ ج أَثْقاَلٌ
ağır yük, ağırlık
اَلثَّقَلاَنِ
İki ağırlık (Bunlar şanları büyük olduğu veya yeryüzünde birer yük gibi olduklarından böyle isimlendirilmiştir). Nidâ edatından sonra gelen (münâdâ) tek isim merfû olduğundan, tesniyenin merfû hali getirilmiştir.
.
تَعْلَمُونَ
سَوْفَ
2-كَلاَّ
Fiil-i muzâri ma’lûm
Harfu istikbal
Nefy ve kınama harfi
(102/TEKÂSÜR 3). Hayır! Yakında bileceksiniz!
كَلاَّ
Hayır manasında olup kendisiyle menetme veya sakındırma yahut çirkin gösterme murat edilir. Bazen de bununla kendisinden sonra geleni isbat ve onun hakikat olduğunu tenbih ve ihtar kastedilir.
3-ثُمَّ كَلاَّ سَوْفَ تَعْلَمُونَ.
(102/TEKÂSÜR 4). Yine hayır! (Elbette) yakında bileceksiniz!
4-كَلاَّ سَيَعْلَمُونَ.
(78/NEBE 4). Hayır! Anlayacaklar!
5-ثُمَّ كَلاَّ سَيَعْلَمُونَ.
(78/NEBE 5). Yine hayır! Anlayacaklar!
6-فَسَتَعْلَمُونَ كَيْفَ نَذِيرِ.
(67/MÜLK 17). İşte (bu) uyarım(ın) nasıl (olduğunu) yakında bileceksiniz.
اَلنَّذِيرُ
uyarma, uyarı. نَذِيرِ nin aslı نَذِيرِي dir. Esre harekesi, düşenي nin işareti olarak (benim uyarım anlamında) mütekellim ya’sı olduğunu ifade eder.
7-وَهُمْ مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ.
(30/RÛM, 3). …ve onlar, (bu) yenilgilerinden sonra galip geleceklerdir.
غلَبَ يَغْلِبُ غَلَباً
galib gelmek, yenmek, üstün gelmek
غَلَبٌ
yenilgi
مِنْ بَعْدِ
…den sonra. Bir zarf olan (بَعْدِ) kelimesinden sonra gelen isim esre olur.
Muzâri fiilin başına لَنْ takısı getirilirse hem fiilin sonunu nasbeder (fetha yapar) hem de kesin olumsuz yaparak işin gelecekte kesinlikle meydana gelmeyeceğini belirtir.
يَكْتُبُ
yazar
لاَ يَكْتُبُ
yazmayacak, yazmıyor
لَنْ يَكْتُبَ
hiç, asla yazmayacak
Yapılışı: Müfred müzekker, müfred müennes ve mütekellimlerde son harf üstün okunur.
يَكْتُبُ
yazar
لَنْ يَكْتُبَ
asla yazmayacak (müfred müzekker-gâib)
لَنْ تَكْتُبَ
asla yazmayacak (müfred müennes- gâibe)
لَنْ تَكْتُبَ
asla yazmayacaksın(müfred müz. muhatap)
لَنْ أَكْتُبَ
asla yazmayacağım (mütekellim vahde)
لَنْ نَكْتُبَ
asla yazmayacağız (mütekellim cemi)
Diğer fiillerdeki ن lar gâibe cemi müennes ve muhâtaba cemi müennes nunları hariç düşer:
لَنْ يَكْتُبُوا
asla yazmayacaklar
لَنْ يَكْتُبْنَ
asla yazmayacaklar
Çekim Tablosu
Cemi
Tesniye
Müfred
لَنْ يَكْتُبُوا
لَنْ يَكْتُبَا
لَنْ يَكْتُبَ
Gâib
(Onlar) asla
yazmayacaklar
(O ikisi) asla
yazmayacak
(O) asla yazmayacak
لَنْ يَكْتُبْنَ
لَنْ تَكْتُبَا
لَنْ تَكْتُبَ
Gâibe
لَنْ تَكتُبُوا
لَنْ تَكْتُبَا
لَنْ تَكْتُبَ
Muhatap
(Sizler) asla
yazmayacaksınız
(İkiniz) asla yazmayacaksınız
(Sen) asla
yazmayacaksın
لَنْ تَكْتُبْنَ
لَنْ تَكْتُبَا
لَنْ تَكْتُبِى
Muhâtaba
لَنْ نَكْتُبَ
لَنْ نَكْتُبَ
لَنْ أَكْتُبَ
Mütekellim
(Bizler) asla yazmayacağız
(İkimiz) asla yazmayacağız
(Ben) asla yazmayacağım
*Meçhûlleri fiil-i muzârinin meçhûlu gibidir.
لَنْ يُكْتَبَ
asla (hiç) yazılmayacak
لَنْيُكْتَبُوا
asla (hiç) yazılmayacaklar
Meçh. Muz. fiil / Harfu nefy ve nasb ya da harfu tekid-i nefy-i istikbal
(2/BAKARA, 61). (Hani siz bir zamanlar verilen nimetlere karşılık): “Ey Mûsâ! Bir tek yemeğe asla sabretmeyeceğiz…” (dediniz).
صَبَرَ يَصْبِرُ صَبْراً
sabretti, dayandı, tahammül gösterdi
وَاحِدٌ
bir, tek (çeşit)
¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯
?ALIŞTIRMALAR?
1. Aşağıdaki fiilleri te’kîd-i nefy-i istikbale (gelecek zamanın kesin olumsuzuna) çeviriniz. İkisinin de manalarını söyleyiniz.(Cevaplar için üzerine tıklayınız)
ما يَكْتُبُ – لا يَفْتَحُونَ – لاَ تَرْجِعَانِ – لاَ تَقْتُلُ – ماَ يَضْرِبْنَ – لا تَنْصُرْنَ – لا تَضْرِبُ – مَا يَدْخُلوُنَ
2. Aşağıdaki kelimeleri konuyla ilgili birer cümlede kullanınız.
جَبَلٌ
dağ
قَمَرٌ
ay
اَلْاِسْتِراَحَةُ
istirahat, dinlenme
تُرَابٌ
toprak
كُوبٌ
bardak
عَمِلَ -َ
yaptı, amel etti
دُبٌّ
ayı
سَنَةٌ
sene
عَصِيرُ الْبُرْتُقَالِ
portakal suyu
كَانَ يَكُونُ
oldu, idi
كَسَرَ
kırdı
قَطَعَ يَقْطَعُ
kesti
حَكَمَ -ُ
hükmetti
يَدٌ
el
عَصِيرٌ
meyve suyu
خَلَقَ -ُ
yarattı
لَيْلٌ
gece
حَسِبَ يَحْسِبُ يَحْسَبُ
saydı, zannetti
سَمِعَ -َ
işitti
نَهَارٌ
gündüz
كَذَبَ -ِ
yalan söyledi
يَمِينٌ
sağ
ألسِّكِّينُ
bıçak
اَلسَّفَرُ
yolculuk
يَسَارٌ
sol
اَلْقِراَءَةُ
okuma
اَلْغاَبَةُ
orman
3. Aşağıdaki fiilleri te’kîd-i nefy-i istikbale çeviriniz.(Cevaplar için üzerine tıklayınız)
(9/TEVBE, 126). Onlar, her yıl bir veya iki kez (çeşitli belalarla) imtihan ediliyorlar. Sonra ne tevbe ediyorlar ne de ibret alıyorlar.
فَتَنَ يَفْتِنُ فَتْناً فُتُوناً
imtihan etmek, denemek, eziyet etmek, ateşe atmak
يُفْتَنُونَ
imtihan ediliyorlar
عَامٌ
yıl, sene
مَرَّةٌ
bir kere, defa, kez.
مَرَّتاَنِ مَرَّتَيْنِ
iki kere
تاَبَ يَتُوبُ
tevbe etti.
تَذَكَّرَ يَتَذَكَّرُ تَذَكُّراً
hatırlamak, öğüt almak, ibret almak
يَتَذَكَّرُونَ ‘ninaslıيَذَّكَّرُونَ
öğüt alıyorlar
7-ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ.
Mecrûr isim harfu cer
Zarfu zaman
F.muzâri meçhûl
Atıf harfi
(لَ) Kasem (yemin) harfi
(102/TEKÂSÜR, . Sonra o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.
لَتُسْأَلُنَّ
muhakkak sorulacaksınız (Fiilin başındaki lâm te’kîd lâmı, sonundaki şeddeli nun da te’kit nûnudur. Manayı kuvvetlendirmek için kullanılır. Cemi müennes nunları hariç te’kîd nûnundan önceki harfin yani fiilin son harfinin harekesi üstün ise müfred oluşu, ötre ise cemi oluşunu gösterir. Burada ötre olup cemidir. Ayetlere has açıklanarak konu dışı verilen bu bilgiler ilerideki konuların daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır.)
اَلنَّعِيمُ
nimet, çok nimet, rahat yaşayış, bolluk
8-… سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْ وَيُسْأَلُونَ.
43/ZUHRUF, 19. ..Onların (bu) şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir.
¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯¯
?ALIŞTIRMALAR?
1. Aşağıdaki cümleleri tercüme ediniz. (Cevaplar için üzerine tıklayınız)
3. Aşağıdaki cümlelerin Türkçe’sine bakarak Arapça’sını, Arapça’sına bakarak Türkçe’sini yazınız.
مَا اسْمُكُمْ ؟
İsminiz nedir?
اِسْمِي رَمَضَانُ.
İsmim Ramazan'dır.
مَا اسْمُكَ ؟
Adın ne?
اِسْمِي مَحْمُودٌ.
Adım Mahmut'tur.
مَاذَا تَأْكُلُونَ في بَيْتِكُمْ؟
Evinizde ne yiyorsunuz?
نَأْكُلُ الْخُبْزَ وَاللَّحْمَ في بَيْتِنَا.
Evimizde ekmek ve et yiyoruz.
مَتَى تَذْهَبْنَ إلى المدرَسةِ؟
Okula ne zaman gidiyorsunuz?
نَذْهَبُ إلى المَدْرَسةِ صَبَاحاً.
Okula sabahleyin gidiyoruz.
لِمَنْ تَكْتُبُونَ الرِّسَالَةَ؟
Mektubu kime yazıyorsunuz?
أَكْتُبُ الرِّسالَةَ لِعَمِّي.
Mektubu amcama yazıyorum.
مِمَّنْ أَخَذْتَ دَرْسَكَ.
Dersini kimden aldın?
أَخَذْتُ دَرْسي مِنْ أَخِي.
Dersimi kardeşimden aldım.
لِمَاذَا تَذْهَبُونَ إلى الْمَدْرَسَةِ؟
Okula niçin gidiyorsunuz?
أذهَبُ إِلَيْهاَ لأَخِي.
Oraya kardeşim için gidiyorum.
مَا هَذَا ؟ هَذَا قَلَمٌ
Bu nedir? (müz.) Bu kalemdir.
مَا هَذِهِ؟ هَذِهِ بِنْتٌ.
Bu nedir? (müe.) Bu kızdır.
مَا هَذِهِ؟ هَذِهِ نَافِذَةٌ.
Bu nedir? Bu penceredir.
مِمَّنْ تَأْخُذُ الرِّسَالَةَ؟
Mektubu kimden alıyorsun?
آخُذُ الرِّسَالَةَ مِنْ خَالِي.
Mektubu dayımdan alıyorum.
مَعَ مَنْ تَذْهَبُ إلى الْمَدْرَسَةِ؟
Okula kimin ile gidiyorsun?
أَذْهَبُ إِليْهاَ مَعَ أَبِي.
Oraya babamla gidiyorum.
هَلْ يُذْهَبُ إلى الْمَدْرَسَةِ مِنْ هَذاَ الزُّقاَقِ؟
Bu sokaktan okula gidiliyor mu?
4. Aşağıdaki cümlelerin Arapça’larını yazınız.(Cevaplar için üzerine tıklayınız)
1. Bahçeye kiminle girdiniz?
2. Talebeler okula niçin yazılıyorlar?
3. Arkadaşın kalemi kimin için aldı?
4. Adamlar çarşıdan ne zaman dönüyorlar?
5. Okulda ne yeniliyor?
6. Çarşıda niçin su içilmiyor?
7. Okuldan ne zaman çıktınız?
8. Kalemleri kimden aldınız?
9. Okulda ne yazıyorsunuz?
5. Yukarıda verilen fiil-i muzârinin meçhûlu ile ilgili ayetleri kelimeleriyle birlikte defterinize yazıp meallerine bakarak Arapça’sını söyleyinceye kadar çalışınız.
&&&&&&&&&&
[1]Sözlüklerde genellikle önce üç harfli mâzî müzekker müfred fiilin mâzî hali, yanında da muzâri hali verilir. Yanında da masdar hali bulunur.
[7] (بَعْضُ) bazı, birkaç. Önüne geldiği kelimeyi esreler. (بَعْصُ الْأَوْلاَدِ) birkaç çocuk ya da “çocukların bazısı”şeklinde tercüme edilir.
[8] (كُلَّ أُسْبُوعٍ) her hafta. (كُلَّ) kelimesi tenvinsiz gelirse önüne geldiği ismi esreler. (كُلٌّ) hepsi, her. Merfû durumunda gelirse (كُلَّ) nin harekesi ötre olur: (كُلُّ يَوْمٍ جَمِيلٌ) “Her gün güzeldir” gibi. Aynı şey (بَعْضُ) için de geçerlidir.
[10]Aslında (ماَذاَ) edatu istifhamdır (soru edatıdır). Fakat yanındaki fiille birikte yan cümle olarak (لاَ أَعْرِفُ) ana cümlesine bağlanmıştır. Bu tarzdaki yan cümlecikler ana cümleye bağlanırken ...diği, dığı şeklinde tercüme edilir.
[12]Sözlüklerde de genellikle fiilin önce mâzîsi sonra muzârisi sonra da masdarı verilir. Mana olarak da Türkçe’dekinin aksine masdar yerine genelde mâzî fiilin manası verilir. (Bu bütün sözlükler için genel bir kural değildir.) Arapça’da masdarların isim olduğunu (خُرُوجاً) (çıkmak) masdarında olduğu gibi başlarına harf-i tarif sonlarına da tenvin alabileceğini hatırlayınız. Üçlü fiillerde masdarların hangi kalıpta geleceğini bilemeyiz. Ancak duyarak ve sözlüklerden bakmak suretiyle öğrenebiliriz.